13 Aralık 2015 Pazar

Ankara Müzeleri – Ulucanlar Cezaevi Müzesi

Öncelikle cezaevi müzesi ve bebek... Bebeği bu müzeye götürmenin bir sakıncası olabilir mi, bilmiyorum. Ama ben oğlumu götürdüm. Henüz bu müzede gördüklerinden bir şey anlamadığını düşündüğüm için açıkçası biraz rahattım. Sadece müzenin tecrit bölümündeki sesler nedeniyle etkilenebileceğini düşündüm ki ben etkilendim. O sebeple tecrit kısmını hızlı geçtik.

Bebekle ilgili ikinci bir konu, müzenin içinde çok fazla merdiven olduğu için bebek arabası kullanılamıyor. Ayrıca, Hilton koğuşunun üst katına da bebekle çıkmak zor olabilir çünkü merdiven çok dik.  

Son olarak da koğuşlar çok soğuk, özellikle kışın gidecekler için bebeğin sıkı giydirilmesi elzem.

Müzeye dönersem, açıldığı 2011 yılından beri görmek istediğim Ulucanlar Cezaevi Müzesi’ne gitmek sonunda nasip oldu. Ulucanlar Cezaevi, 1925 yılında Türkiye’nin ilk hapishanesi olarak inşa edilmiş. 2006 yılında kapatılmış ve geçen onca senede bir yığın insan, bir yığın infaz, bir yığın isyan, bir yığın ölüm... Bir yığın da siyasi tarihimizde yer alan önemli insanlar kalmış cezaevinde, sadece siyasiler değil tabi, gazeteciler, yazarlar, şairler, Deniz Gezmişler, Erdal Erenler... Koğuşlarda, isimler ve hayat hikâyeleri yer alıyor. Ayrıca, duvarlarda o dönemin gazete haberleri, en çok da isyanlara dair, gayet etkileyici bir şekilde sergileniyor.

Gidilip görülmesi şiddetle tavsiye edilir. Bu arada cezaevinin hemen yan tarafında, cezaevi bahçesinden çıkmadan, Ulucanlar sanat sokağı var. Sanat sokağı, Hamamönü’ndeki gibi, bir çok atölye var. Resim, ebru, cam, vb. İlgilisine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder